• +90 248 213 22 95
    +90 248 213 20 06

  • ilstec@mehmetakif.edu.tr
    ilstec2020@gmail.com

  • İstiklal Yerleşkesi
    15030 Burdur/Türkiye

  • slider
      ILSTEC-2020  
       Burdur/TÜRKİYE   

Sosyal Program

Salda Gölü

Yeşilova İlçe Merkezine 6 km. uzaklıktadır. Göl Antalya-Denizli Pamukkale Ana-tur güzergâhı üzerinde ve ilimizde yaz ve kış aylarında turizm hareketliğinin yoğun olarak yaşandığı ve tur otobüslerinin göl kenarında bulunan tesislerden yeme-içme ve kısa süreli dinlenme ihtiyaçlarını giderdikleri çok önemli bir konumda bulunmaktadır. Doğanbaba, Salda, Eşeler Dağları ve Kaya dibi Taşı önünde teşekkül etmiştir. Yapı itibariyle menşei tektoniktir. Denizden yüksekliği 1193 metredir.

Tehlikeli bir bataklık sahası yoktur. Oldukça yuvarlak bir görünümü vardır. Suyu tatlıdır, içinde balık yaşar. Çok derin göllerden biridir. Balık yakalaması zordur. 47 km² lik bir sahayı kaplar. Güney cephesinde bulunan Sultan Pınar suyu burayı bir mesire yeri haline getirmiştir. Göl çevresinde tabii kumsallar mevcuttur. Gölden sonra kumsalları takiben ormanlar başlar.

Salda Gölü ve çevresi, 14.06.1989 tarihinde 1.derece Doğal Sit Alanı olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmış iken, bu karar Antalya Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulunun 28.07.1992 tarih ve 1501 sayılı yeni kararı ile tadil edilerek, Salda Gölü kıyısındaki bazı mahaller, 2.derece Doğal Sit Alanı olarak tescil edilmiştir.

Kibyra Antik Kenti

Kibyra, Gölhisar ilçesinin hemen batı yamacındaki alçak tepeler üzerinde yer almaktadır. Kibyra antik kentinin, yerleşim alanı oldukça büyüktür. Kibyra birbirinden derin yarlarla ayrılan hâkim üç tepe üzerinde oturmaktadır. Yapılar; simetrik düzenlenmiş, tepeler teraslanarak göl ve ova manzarasına hâkim konumda ve hiçbir yapı bir diğerinin manzarasını kesmeyecek biçimde yerleştirilmişlerdir.

Şehre girerken solda muhteşem anıtsal kapısıyla, Eski Anadolu’nun en görkemli ve günümüze sağlam korunmuş olarak ulaşan antik stadyumlarından olan, 11 bin izleyici kapasiteli Kibyra Stadion’u sizi karşılar. Burada gladyatörlerin mücadelelerini görür gibi olursunuz. İlerledikçe Bazilika, Yukarı ve Aşağı Agora, Roma Hamamı, Gymnasion, Tiyatro ve Odeion karşınıza çıkar. Diğer taraftan Anıt Mezar, Geç Roma Hamamı, yuvarlak kuleli giriş kapısı ve antik suyolları ilginizi çekecektir.

Odeion (Müzik Evi) 3600 kişilik kapasitesiyle, halen ülkemizin sahip olduğu, antik çağlarda üzeri bir çatıyla kapatılmış en büyük yapısıdır ve iç bezemeleriyle en görkemli eserlerindendir. Orkestranın tam merkezinde kırmızı, yeşil ve beyaz mermerlerden yapılmış, yılanlardan oluşan saçları ve insanları taşa çeviren bakışlarıyla MEDUSA figürü, yapım tekniğiyle kendi türünde bilinen tekil örnektir. 2011 yılında Odeion’un ön kısmındaki Stoa’da Anadolu'nun en sağlam ve büyük mozaik alanı olma özelliği taşıyan, yaklaşık 540 m2 alanı kapsayan sağlam durumda mozaik ortaya çıkarılmıştır. Yine Odeion’un önünde, Geç Roma Dönemi'ne ait (M.S. 6-7 yy.) Hamam yapısı, bölümleri, ısıtma ve su sitemleriyle görülebilir durumdadır.

Kentin bugün görülebilen tüm mimari kalıntıları Roma İmparatorluk Dönemi'ne aittir. Hellenistik Dönem’de Kibyra ve yakın çevresinde konumlanmış antik kentlerden Boubon, Balboura ve Oinoanda'dan teşekkül, dörtlü “kent birliği (Tetrapolis)” (M. Ö. 2. - 1. yüzyıllarda) oluşmuştur. Söz konusu kentler birliği, M.Ö. 82 yılında Romalı General Murena tarafından dağıtılıp, ortadan kaldırılmıştır. Bu tarihten sonra Kibyra Asia Eyaleti'ne ve diğer kentler Likya Birliği'ne dahil edilmiştir. Roma İmparatorluk Dönemi'nde ise, kendisine yaklaşık 25 kentin bağlı olduğu “Kibyra Conventusu” adı altında, Asia Eyalet Valisi'nin yargı merkezi olmuştur. M.S. 23 yılında meydana gelen büyük bir deprem sonucunda yerle bir olan kent, Roma İmparatoru Tiberius’un vergi affı getirmesiyle yeniden inşa edilebilmiştir. Kibyra özellikle M.S. 1. - 3. yüzyıllarda en parlak ve zengin dönemini yaşamıştır.

Kibyra demircilik, dericilik ve at yetiştiriciliğinde oldukça ünlüdür. Buna çömlekçilik de eklenmelidir. Şehir halkı son derece savaşçı kimliğe sahiptir. Şehrin en çok dikkat çeken eserleri; görkemli Stadion’u, Odeion içindeki opus sectile Medusa döşemi ve önündeki, Türkiye'nin en sağlam ve büyük mozaik alanıdır. Kibyra'dan çıkarılan eserler Burdur Müzesi'nde ziyaretçilerin ilgisine sunulmaktadır.

Sagalassos

Antalya ilinin 109 km kuzeyi, Ağlasun’un (Burdur bölgesi) 7 km kuzeyinde yer alan Pisidia kenti Sagalassos, batı Torosların batı kolunda, Ağlasun Dağları’nın güneye bakan dik yamacına (1.400- 1750 metre arası) iskân edilmiştir. Milattan önce 4.200 yıllarına dayanan Sagalassos antik kentinde ortaya çıkarılan her yapı, Anadolu’nun ve uygarlık tarihinin kültürel zenginliğine değer katmaktadır. Sagalassos, ilk olarak 1990 yılında arkeolog Prof. Dr. Marc Waelkens tarafından keşfedildi. Belçika Leuven Üniversitesinin de desteklediği çalışmalara 2005 yılında Koç Topluluğu enerji şirketlerinden Aygaz ana sponsor olarak katıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izinleri doğrultusundaki kazı ve restorasyon çalışmaları, 2010 yılında antik kentin en görkemli yapısı Antoninler Çeşmesi’nin tekrar yaşama kazandırılmasıyla devam etti. Antik kent, binlerce yıldır suyu akan Antoninler Çeşmesi, agoraları, Roma hamamları, macellum yapısı, dans eden kızlarla bezeli heroon yapısı, kütüphanesi ve tiyatrosuyla, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

2009'da UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne giren Sagalassos'ta çalışmalar tamamlandığında çeşitli konser ve sanat etkinliklerinin sergilenebileceği bir yapıya da kavuşmuş olacak.

İnsuyu Mağarası

Burdur'un güneydoğusunda, 1965 yılında Türkiye'nin turizme açılan ilk mağarası olan İnsuyu'nun oluşumu, binlerce yıl öncesine dayanıyor.

Jeolojik olarak kalkerden meydana gelen, bu kalkerlerin suyla birleşmesi sonucunda sarkıtlar, dikitler ve dehlizler oluşan mağarada, 1 metrelik sütunun 10 bin ila 15 bin yılda oluştuğu tahmin ediliyor. Burdur-Antalya karayolu 14'üncü kilometresinde yer alan ve yatay uzunluğu 597 metre olan mağaranın ziyaret edilebilen 300 metreye kadar olan bölümünde 9 göl bulunuyor. Mağaranın gölleri, kuraklık ve bölgedeki aşırı sondajlar nedeniyle tamamen kururken, 2000 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sırasında mağara içindeki aydınlatmalarda kullanılan ışıklandırmanın da sarkıt ve dikitlere zarar verdiği ve kararttığının belirlenmesi üzerine, 2016 yılında ziyarete kapatıldı. Ziyaretçi yolları ve ışıklandırması zarar vermeyecek şekilde düzenlenen mağara, 2018 yazında tekrar ziyarete açıldı.

 


ÖNEMLİ TARİHLER

  • ÖZET/TAM METİN GÖNDERİMİ İÇİN SON TARİH
  • 16 MART 2020
  • KONGRE KATILIM ÜCRETİNİN YATIRILMASI İÇİN SON TARİH
  • 30 MART 2020
  • KONGRE TARİHLERİ
  • 15-18 NİSAN 2020

1st International Livestock Sciences and Technologies Congress (ILSTEC-2020) © 2019